KAHRAMANMARAŞ EDEBİYAT YOLU: TAYFLAR GEÇİDİ

 

Kahramanmaraş Edebiyat Yolu, gerçekten Türkiye’de bir ilk ve muhteşem bir vefa örneğidir. Ve takdire şayan bir çalışmadır.

 

Dava ve gönül dostum Reis Ali Sezal’ın cenazesinden dönerken; Kahramanmaraş’la Göksun arasında yeni açılan yolda şahane on bir tünelle, iki viyadüğe de Kahramanmaraş Edebiyat Yolu ismi verildiğini görmüştüm. Bu yol beni mest etmişti.

 

Medeniyetlerin oluşumunda, insanların fikrî ve zihnî gelişmesinde, insanların hayata bakışlarını oluşumunda en etkin yolun edebiyat olduğu gün gibi ortadadır. İşte bunu yeniden fehim ederek böyle yekta bir örneği bu geçit vermez Torosların devamı olan dağları delerek onu vuslat yoluna çeviren ve bu muhteşem eserlere de edebiyatımızın unutulmaz isimlerini vermeleri beni çok heyecanlandırmıştı.

 

Necip Fazıl Kısakürek Tüneli

 

Birinci tünele edebiyatımızın aşılmaz şairi, ateşîn fikir ve dava adamı Necip Fazıl Kısakürek’in ismi verilmişti. İnsanların dimağlarını süsleyen, gönül tellerini mısralarıyla titreten, onları coşturan, beyin zarlarını eskimez ve pörsümez fikrin ışıklarıyla donatan, gençliğimizin vazgeçilmez öncülerinden Necip Fazıl Kısakürek’in adı Torosların devamı dağların bağrında açılan bu tünellerin ilkine verilmişti. Bu eylem beni gururlanmış ve de çok sevindirmişti. Bu muhteşem bir ilk olmuştu Anadolu’nun kadim bağrında. Onun ismi tepelerin en zirvesinde veya vadilerin en derinliklerinde olsa, yine de o, Necip Fazıl’dır. O, her zaman Türk Edebiyatının ‘‘Sultan’üş Şuara”sıdır.

 

Sezai Karakoç Tüneli

 

Sezai Karakoç, edebiyatımızın bir medeniyet savaşçısı ve mütefekkiri, bir medeniyet şairi ve de “Diriliş Nesli”- nin yetiştirici mimarıdır. O, Doğunun Yedici Oğlu olarak bilinir. Diriliş dergisini tek başına çıkaran ve onun her satırında alın teri ve emeği olandır. O da Yedi Güzel Adam’dan biri idi. Sezai Karakoç hayatında hiçbir güce boyun eğmemiştir. Yılların dostluğuyla düşünce dünyamda bana büyük bir örnek olmuştu Sezai Karakoç ağabey. Sezai Karakoç metafizik şiir dünyasının en önde gelen şairlerimizdendir. “Mona Roza” gençlik yıllarında yazdığı ilk şiiri. Ancak şiir dillere destan olmuştu. Sezai ağabey: “İbrahim Halil, bizim on sekizlerde yazdığımız bu aşk şiirinden şimdi utanıyoruz. Ama bazıları sekseninden sonra aşk şiiri yazmaya çalışıyorlar.” demesini hiç unutamıyorum. Onun Mevlâna’sı, Yunus Emre’si ve Mehmet Akif’i gün geçtikçe daha da değer kazanmaktadır. Yazılar, Sütun, Sesler, Körfez, Hızırla Kırk Saat, İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü ve Kıyamet Aşısı gibi kitapları da edebiyat dünyamızın elmaslarıdır. Bu tünellere verilen isimlerin ikincisi olması da ayrı bir mana ifade eder benim için.

 

Nuri Pakdil Tüneli

 

Nuri Pakdil; Yedi Güzel Adam’ın ağabeyi idi. Edebiyat dergisinin tilciklerle çıkması solun elindeki gençlere hitap etmek içindi. Onun metodu diğer Yedi Güzel Adam’dan farklı idi. Öztürkçeyle Anadolu’nun mümin gençlerini yeni edebiyatla erişmek istiyordu. Bunu başarıyla yapmaya çalıştı yıllarca. Bir aksiyon insanı idi Nuri Pakdil ağabey. O, bu fikrin şövalyesi idi. Senelerce yalnız yaşamayı seçmişti. O, Batı’yı bizim cenahta en iyi bilenlerimizdendi. Batı Notları kitabı da bunun güzel bir numunesidir.

 

Erdem Bayazıt Tüneli

 

Erdem Bayazıt; Türk şiirinin gür sesidir. O, kavgasını davası için yapan, tok sözlü toplumcu lirik bir şairdir. Erdem Bayazıt hem yoğun şiiriyete sadık kalabilmiş hem de ülkenin eski, yeni şiir birikiminin sağladığı imkânlardan büyük ölçüde yararlanarak yeni bir şiir akımının ve yeni bir duyarlığın öncülerinden biri olmuştur. Gençlerin gönüllerini fetheden başat mısraları vardır onun. O, Yedi Güzel Adam’ın erdemlisi ve beyzadesi idi. O dev gövdesiyle, mütevazı duruşuyla, güleç yüzüyle ve de göğüs kafesinde taşıdığı o çocuksu yüreğiyle apayrı bir yer edinmişti dostlarının arasında. Bu tünele de ismi yakışmıştı Erdem Bayazıt’ın.

 

Rasim Özdenören Tüneli

 

Rasim Özdenören, Yedi Güzel Adam’ın yumuşak huylusu ve en babacanı olarak bilinirdi. Gençliğimden bugüne kadar kesintisiz dostluğumuz devam etti onunla. Rasim ağabey konuları, kitaplarında hikâyeleştirdiği kahramanıyla bu kez yazarak değil sanki onlarla konuşur gibi anlatırdı bizlere. Zamanı ve konuyu iyi kuşanırdı. Konuşması bir melodi gibi insanı mest ederdi. Onun tahlilleri sizi kuşatır ve beyninizde sindirile sindirile zevkle hazmedilirdi. Her zaman onun bir dinleyici halkası olurdu. Bu dinleyici halkasında öğrencisinden bürokratına, hocasından işçisine ve siyasisine kadar herkes bulunurdu. Bu Beşinci Tünele de hayattayken isminin verilmesi beni daha da duygulandırdı.

 

Mehmet Akif İnan Tüneli

 

Yedi Güzel Adam’ın “ruha”lısı Mehmet Akif İnan idi. O, Urfa Lisesindeki kavgadan sonra okul kaydını ana toprağı Maraş Lisesine yaptırmıştı. Urfa’dayken Derya isimli bir dergi çıkarmaktaydılar arkadaşlarıyla. Babası Müslüm amca: “Hele siz bir çırçır olun göreyim sizi. Bir de kalkmış Derya’yız diyorsunuz,” diye takılırmış. Onun yazdıklarıyla yaşadıkları arasındaki tutarlılığı defalarca gördüm. Yazdıklarında duyarlı olduğu her şeye gerçek hayatta da duyarlıydı. Şiirlerinde ağladığı şeye, hayatında da ağlardı. O, adeta ilk insandan bu yana vadedilmiş cömertlik, cesaret, sorumluluk alma vb. erdemlerin bileşkesi ilk insandı. İşte Yedi Güzel Adam’ın haza kabadayısı, haza ağa ruhlusu bir “ruhavi” idi Mehmet Akif İnan. Üstadı Necip Fazıl: “Akif Urfalı değil, Urfa Akiflidir,” dermiş. Gerçekten o bir şehir delikanlısı idi. Yiğit idi, yiğidi de severdi

 

Alaeddin Özdenören Tüneli

 

Alaeddin Özdenören bir cemal mecnunu ve şiirin filozofu idi. Alaeddin ağabey sevimli değil, sevgili bir insandı. Rasim ağabey: “İkiz olmak bizim için güzel bir olaydı. Hem dövüşürdük hem sevişirdik.” derdi. Rasim ağabey ne kadar büyük hikâyeci oldu ise, Alaeddin ağabey de o kadar büyük şair oldu. Alaeddin Özdenören çok cömertti. Birçok arkadaşı paralı olabilir ama onlar değil Alaeddin Özdenören zengin idi. Onun gönlü zengindi. Gönlünde dikenlere asla yer yoktu. O, Maraş’ın hasletlerini taşırdı genlerinde. Kadirbilirlik, sehavat ve vefakârlık.

 

Cahit Zarifoğlu Tüneli

 

Yedi Güzel Adam’ın isim babası Cahit Zarifoğlu’dur. Onunla üniversite yılarından tanışırdım. İkimiz de edebiyat fakültesi filoloji bölümlerinde okuyorduk. O bizden önce idi. Onunla gerek Küllük’te ve gerekse Bayazıt Çınar altındaki çayhanede çay içer sohbet ederdik. Diriliş ve Mavera bizi daha da yakınlaştırdı. Onun candan samimi dostluğu insanı mest ederdi. Çok erken gitti aramızdan. Ama bıraktığı eserler onun nerede ise boyu kadar. Her dalda kalem oynattı o. Çocukların gözbebeği oldu. Gerçekten o, zarif bir insan idi. Gençliğinin içinde hep bir olgunluk taşımıştı ya da olgunluk içinde gençlik. Bu tünellere isimleri verilen Yedi Güzel Adam’ın fikir babası Cihat Zarifoğlu’nun ismi de ne güzel görünüyordu o tünelin ucunda.

 

Abdurrahim Karakoç Tüneli

 

Abdurrahim Karakoç haksızlıklara karşı bir isyanın sesidir. O, feryadını yürekten haykıran halkın gür sesidir. O, Anadolu’nun ivazsız ve tavizsiz yiğit evladıdır. İslami ve hamasi şiirleri bir dönem gençliğinin şiir bayrağı olmuştu. Köyün ve köylülüğün ıstırabını yalın bir dille haykırmıştır. Abdurahim Karakoç; temiz vicdanların sesi, hainlerin nefesine çöken koca bir pehlivandır. Onun yüreğinin bir yarısı Mihriban, diğer yarısı da ‘Hak yol İslam’dır.

 

Bahaettin Karakoç Tüneli

 

Bahaettin Karakoç; edebiyatımızın “Dede Korkut”u ve “Beyaz Kartalı” olarak anılır. O tam bir yiğitlik abidesi idi. Saçlarının akı yüzündeki nurla birleşince "Maraş’ın Beyaz Kartalı" ortaya çıkardı. Karakoç kardeşlerde şiir, analarının ak sütü idi. O şiir geleneğimizde göğsünü gere gere mesleğinin şair olduğunu söyleyen yiğitlerdendir. İşte bu tünelde Bahaettin Karakoç’un ismi bir mücevher gibi parlıyor Tekir yaylasında.

 

Âşık Mahzuni Şerif Tüneli

 

Âşık Mahzuni Şerif, büyük halk ozanı, sazını ve sözünü davası uğrunda çekinmeden kullanan bir yiğit. O kendi çizgisini yiğitçe, mertçe inandığını yorumlayan büyük bir ozandır. Dilinin keskinliği ve inandığı değerleri yüzünden nice çileler çekti. Haksızlıklar karşısında sazı kükreyen bir aslana benzerdi. Sılayı dillendirirken de çok narin olurdu sazı. Âşık Mahsuni Şerif dünyada eşine az rastlanan bir büyük ozanımızdır. Âşık Veysel tarafından ayakta karşılanan bir ozan idi. Şiirlerini Dolunaya Tül Düştü kitabında topladı. Türküleri ve deyişleri kulaklarımızda pası ve gönüllerde de yası gidermeye devam ediyor.

 

Ali Kutluay Viyadüğü

 

Ali Kutluay’ın adı verilmiş ilk viyadüğe. Rasim ağabeyi öykü yazmaya zorlayan kişinin Ali Kutlay olmuş. Sırf bu cevher keşfi bile kıymetli ve vefa gösterilmeye değerdir.

 

Hayati Vasfi Taşyürek Viyadüğü

 

Hayata küskün giden bir şairin adıdır Hayati Vasfi Taşyürek. Oysa Vasfi tam bir gönül adamı idi. Çukurova’da Arif Nihat Asya’yla iki gönül eri bir araya geldiler. Arif Nihat Asya ve Hayati Vasfi Taşyürek ikisi birden koro halinde vatan, millet, bayrak diyerek seslendiler senelerce.

 

Her meşrepten, her meslekten ve her kafadan, dünya görüşleri ayrı ayrı ama gönülleri edebiyat aşkıyla çarpan insanların bir özgürlük yolu olmuştu bu Kahramanmaraş Edebiyat Yolu.

 

İbrahim Halil Çelik

 

Evelâhir Sayı - 12